Bu yazının içeriğinde örf ve adetlerin din ile olan ilişkisi hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Bir şeyin eskiden beri görüldüğü gibi yapılma alışkanlığına da âdet denilmektedir.
Örf ve Adetlerin Din ile İlişkisi
Toplumda var olan inançlar, gelenek ve göreneklerin şekillenmesini ve devamlılığını sağlar. Örf ve âdetler toplum tarafından benimsenmiştir. Sosyal hayat, ağırlıklı olarak bu yazılı olmayan kurallarla şekillenmiştir.
Örf ve âdetler din ile doğrudan ilişkilidir. Şöyle ki dinin koymuş olduğu değerlere ters düşen örfler ve âdetler terkedilmiş ve bırakılmıştır. Örneğin, kan davası gütmek ve tefecilik yapmak, İslam öncesinde birer örf ve âdet hâlini almıştı. Ancak İslam dini geldikten sonra bunlar kaldırılmıştır. Peygamberimiz Veda Hutbesi’nde şöyle buyurmuştur: “…Faiz kaldırılmıştır…Kan davaları kaldırılmıştır…” Buna rağmen özellikle kan davasının kolay kolay terk edilemediği görülmektedir.
Müslüman toplumlarda dinin etkisiyle oluşmuş örf ve âdetler de bulunmaktadır. Bayramlaşma, dinî gün ve gecelerde yapılan etkinlikler, selamlaşma, hasta ziyareti, sünnet, nişan, düğün gibi uygulamaların özünde din vardır. Bunun yanında İslam öncesinden gelen ve İslam’a ters düşmeyen örf ve âdetler de varlıklarını devam ettirmişlerdir. Örneğin, aşure günü ve orucu İslam öncesinde de bilinen ve günümüze kadar gelen örf ve âdetlerdendir.
Atatürk, her milletin kendine özgü gelenek ve göreneği olduğunu belirtmiş ve şöyle demiştir: “Her milletin kendine has geleneği, âdetleri, kendine göre millî özellikleri vardır. Bir millet dünyadaki diğer bir milletin taklitini yapmamalıdır. Yani taklit etmemelidir. Taklitçi milletin sonu hüsrandır. Bir millet sürekli kendini geliştirmek zorundadır. Kendini geliştirmeyen millet yok olmaya mahkumdur.
Görüldüğü üzere toplum hayatını tanzim eden kurallardan biri örf ve âdetlerdir. Bizler, dinimizin onayladığı örf ve âdetlerimize sahip çıkmalı ve yaşatmalıyız. Bunları gelecek nesillere aktarmak için çaba sarf etmeliyiz. Bir toplumu ayakta tutan, geçmişiyle geleceği arasında köprü görevi gören önemli bir dayanağın örf ve âdetler olduğunu unutmamalıyız.
Yorum Yap